4 dilim tam buğday ya da tercih ettiğiniz bir ekmek çeşidi
4 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı kekik
4 ince dilim peynir (İsterseniz light peynir ya da lor peynir kullanabilirsiniz)
Yapılışı:
Bir kasede zeytinyağı kekik ve küçük parçalar haline getirdiğiniz peyniri karıştırıp, ekmeklerin üzerine eşit olarak paylaştırın. İsteğe bağlı olarak üzerine domates, biber dilimi,taze biberiye vs. koyabilirsiniz. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında kızarmış ekmek zevkinize göre 10-15 dakika kızartabilirsiniz.
Baba, küçük prensim! Bugün senin ölüm haberini alışım üzerinden iki hafta geçti. Sabah hastaneye çağırdıklarında gözlerimi kapatıp elimi kalbime koyduğumda hissettim baba ama hislerimi zorla bastırarak yine de bir ümit farklı bir şey duymayı temenni ettim baba ama gözlerimin içine baka baka başın sağ olsun dediler. Onların 2 saniye de söyleyip geçtikleri bir kelime benim bundan sonraki hayatıma geçmeyecek ve kabul etmesi çok zor olacak bir acı bıraktı baba. Kelime haznem ne kadar geniş olsa da bu öyle bir acı ki asla ifade edecek yeterli kelimem yok baba. “Bu gezegende acı yüklü çok ağır bir bavulla yapayalnız terk edilmişim gibi hissediyorum baba,” yüküm çok ağır ve ben nereye gidip, ne yapacağımı bu acı yükümle yolumu bulup nasıl ilerleyeceğimi bilemiyorum baba. Çoğu insan beni anladığını söylüyor ama anlamıyorlar baba Shakespeare’ın da dediği gibi hissedemediğin bir şeyi anlayamazsın, kimse benim acımı hissedemez baba, sen bambaşkaydın çünkü sen melektin baba, cenazendeki herkesin dediği gibi sana iyi demek yetersiz kalır sen melektin baba. Sana yoğun bakımda senin ellerin, gözlerin, her yerin melek sen meleksin demiştim ya, tek ben öyle düşünmüyormuşum baba, kimse sana iyi insandı demedi baba, herkes o melekti ve bu dünya için fazla iyiydi dedi baba. Yoğun bakımdaki halini görünce dayanamayıp çıkmaya yeltendim ama hemen geri döndüm, her şeye rağmen seni bırakamazdım baba. Önceden hastanelerde morg tabelasını görünce çok etkilenir hemen yüzümü başka tarafa çevirirdim baba ama seni görmek için dört gözle morg tabelasını aradım baba, seni aşırı özlediğim için hasret giderecektim baba ama seni tanıyamadım, bir izinden emin olmasam kimse beni senin o olduğuna ve öldüğüne inandıramazdı baba. Her şeyin bir sınırı var diyorlar ya baba ama senin iyiliğinin ve sevginin bir sınırı yoktu baba. Sevgisi ve iyiliği tükenmeyen meleğimdin sen baba. İnsanlar hala ölüm haberini sakladığım ve öldüğünü kabul etmediğim için beni suçluyorlar baba, şu gezegende en sevdiğim olan senin fiziken yanımdan ayrılışının ve artık asla seni göremeyecek olmanın berbat, tarifsiz hissini hemen kabul etmemi nasıl bekleyebilirler baba? Nerdesin baba, nerdesin yine beni korumana ve sarıp sarmalamana ihtiyacım var, karışmayın çocuğuma rahat bırakın çocuğumu demene her şeyden çok ihtiyacım var baba. Haykırasım var baba dağlara, taşlara acımı haykırasım var. Hayatımın tek odak noktası olan meleğim yalvarıyorum rüyama gel. Baba hani bir gün dişim çok ağrıdığında üzüntüden çırpınıp beni hemen nöbetçi hekime götürüp çıkışta da ben şimdi hemen ilaçlarını yetiştirip hemen acını dindircem bıdıkım demiştin ya, baba giderken bana inanılmaz bir acı bırakıp gittin ve bu sefer bu acımı dindirecek kimsem yok baba ama sana bunun için bile hiç kırgın değilim ben sana ne kırgın ne de kızgın olabilirim baba, rüyalarıma gel ve bu acımı benimle paylaş yeter baba. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum küçük prens, “aklımdaki ve kalbimdeki en güzel bir odaya seni ve anılarını koydum ve orası benim her gün ama her gün kendi içimde seni anıp ziyaret edip ve seni asla unutmayacağım cennet manzaralı bir oda olacak baba!”