Dönemin acımasız hukuk sisteminin konu alındığı bu kısa kitap insana sorgulaması gereken şeyler olduğunu hatırlatıyor yasa nedir gibi…
Kitaptan altını çizdiğim yerlerden bazıları şöyledir:
- ‘’Ama ceza alacak kişinin kendini savunabilmesi gerekirdi!’’
- Yakından bilmeyenler için, her ceza birbirine benzer.
- Başkalarının işine karışmak, her zaman olumsuz sonuç verirdi.
- Lehte tanık her yerde gereklidir, hatta başka yerlerde mahkemeden daha gereklidir, bu yüzden her yanda lehte tanık ararım.
- Payına düşen kısacık zamandan bir tek saniye yitirdiğinde ömründe yitmiştir çünkü. Ömrün, yitirdiğin o saniyeden uzun değildir, daha doğrusu, tüm ömrün o yitirdiğin saniyeyle eştir, sadece o kadardır. Bu demektir ki, bir yol tuttuğunda ne olursa olsun devam et; ancak böyle kendini tehlikeye atmaz, kazanabilirsin. Belki sonunda düşmek de var; ama henüz yolun balında geri döner, koşarak merdivenleri inmeye kalkarsan, o anda yuvarlanır gidersin; olasılık falan dinlemez, kesinlikle yuvarlanırsın. Demem o ki, bu koridorlarda bir şey göremedinse başka katlara çık, yukarıda da bulamadınsa çekinme, daha üst katlara çıkan merdivene saldır. Sen çıkmaktan vazgeçmezsen basamaklar bitmez, sen tırmandıkça ayaklarının altında yükselip dururlar.
- Yasalarımız sadece var sanıldıkları için varlar.
- Yasanın ne olduğunu asla öğrenemedim.
Kafka, F. Ceza Sömürgesi ve Hukuk Öyküleri. Altıkırkbeş Yayın.